Atatürk’ün Vasiyeti
Atamızın sağlık durumunun kötüleşmesine bağlı olarak, vefatından 2 ay kadar önce 5 Eylül 1938’ de kendi el yazısıyla kaleme aldığı bir vasiyeti var. 1938 yılının ortalarına doğru rahatsızlığı artan Atatürk, bir süre Savarona yatında itinalı bir bakımla birlikte kaldı. Rahatsızlığın ilerlemesi sonucunda Dolmabahçe Sarayı’ na nakil edilerek daha detaylı bir bakımın sağlanması amaçlandı. Giderek artan hastalığının etkilerinden biri, karnında sıvı birikimiydi. Bu birikim Atamızı sürekli daha fazla rahatsız ediyor ve nefes almasını da güçleştiriyordu. Atatürk bu sıvının karnından alınmasını istedi. Ancak bu gerekli olmadıkça uygulanmayan ve riskleri bulunan bir ameliyattı. Hal böyle olmasına rağmen, sıvının alınması konusunda Atatürk ısrarlıydı. İstanbul’ a çağrılan Profesör Fissenger, Atatrk’ ün isteğini kabul etti ve ameliyat kararı alındı.
Vasiyetname Kararının Alınışı
Hasan Rıza Soyak, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği görevini yürüten, Mustafa Kemal Atatürk’ ün yaveri ve sağ kolu durumunda olan, O’ na en yakın isimdi. Atatürk yaklaşık 5-6 yıldır, vasiyetnamenin hazırlanmasıyla ilgili zaman zaman Soyak’ a konuyu açıyordu. Bunu hatırlattı ve ameliyatın riskinden de bahsederek “ Mal olarak ne varsa listesini yapıp bana getir “ emrini verdi.
Mahfuz Hisse Meselesi
1926 yılında kabul edilerek uygulanmaya başlanan Medeni Kanun, kişilerin vasiyetname hazırlama yoluyla, mallarını istedikleri gibi bağışlamalarına doğrudan izin vermiyordu. Vasiyetname hazırlanabilirdi, ancak doğal hak sahibi mirasçıların, vasiyetin sahibinin bile hiçbir şey yapamadığı “ mahfuz hisse “ olarak adlandırılan bir hakları bulunuyordu. Bırakılan vasiyetlerde Mahfuz hisse ayrıldıktan sonra ki mallar için geçerli maddeler olabiliyordu. Bu durumun farkında olan Atatürk, mahfuz meselesinin çözümünü 1933 yılında, özel olarak çıkarılan bir kanunla çözmüştü. 12 Haziran 1933 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ nde kabul edilen 2307 sayılı kanunun 452. Maddesi “Gazi Mustafa Kemal Hazretleri’nin Kanun-ı Medenî’nin 452. Maddesine Göre Olan Tasarruflarının Mahfuz Hisseler Hakkındaki Hükümden Müstesna Olduğuna Dair” diyordu. Bu maddeyle Atatürk Mahfuz Hisse konusunu çözümlemişti ve yapılacak vasiyet buna göre hazırlanacaktı.
Vasiyetin Hazırlanışı
Mal varlığının dökümünü çıkaran Hasan Rıza Soyak, aynı zamanda vasiyetin nasıl hazırlanması gerektiğine dair, hukukçular nezdinde bir araştırma da yaptı. Vasiyeti kişinin kendi el yazısıyla hazırlamasının daha doğru olacağını öğrenerek Atamıza bu detayı iletti. Bunu duyan Atatürk “ Derhal yazalım, kapıyı kapa, kimse içeri girmesin “ diyerek, el yazısıyla aşağıda ki 6 maddelik vasiyetini vasiyeti kaleme aldı.
- Mâlik olduğum bütün nukut ve hisse senetleriyle Çankaya’ daki menkul ve gayri menkul emvalimi C. H. P. ye vasiyet ediyorum.
- Her seneki nemadan bana nisbetleri şerefi mahfuz kaldıkça yaşadıkları müddetçe Makbule’ye ayda 1000, Afet’e 800, Sabiha Gökçen’ e 600, Ülkü’ ye 200 lira, Rukiye ve Nibile’ ye şimdiki halde 100 er lira verilecektir.
- Sabiha Gökçen’ e bir ev alınabilecek para verilecektir.
- Makbule’nin yaşadığı müddetçe Çankaya’da oturduğu ev emrinde kalacaktır.
- ismet inönü’ nün çocuklarına yüksek tahsillerini ikmâl için muhtaç oldukları yardım yapılacaktır.
- Her sene nemadan mütebaki miktar yarı yarıya Türk Tarih ve Dil Kurumlarına tahsis edilecektir.
Ertesi gün, 6 Eylül 1938 tarihinde saraya çağrılan Beyoğlu 6. Noteri İsmail Kunter’ e, Hasan Rıza Soyak ve Prof. Dr. Neşet Ömer İrdelip’ inde şahit olarak imzaladığı bir tutanakla, Atatürk’ ün vasiyeti kapalı ve mühürlenmiş bir zarf olarak teslim edildi. Bu vasiyetin hazırlanmasından yaklaşık 2 ay sonra vefat eden Atatürk’ ün vasiyeti, uygulanmak üzere 28 Kasım 1938 tarihinde Ankara 3. Sulh Hukuk Hakimliği tarafından açıldı.