Tarih Öncesi Çağlar
Tarihin incelenmesiyle beraber tarihçilerin tarihi devirler halinde sınıflandırılmasına dair bir gereksinim duymuştur. Böylelikle tarihe dayalı bilgilerin daha rahat bir biçimde incelenmesi söz konusu olabilmektedir. Tarih genel olarak Tarih Öncesi Çağlar ve Tarihi Çağlar olarak iki kısımda incelenmiştir.
Prehistorya Nedir?
Prehistorya, genel anlamı ile beraber tarih öncesi zaman olarak adlandırılmaktadır. Latince kökenli olan “pre-“ ön takısıyla beraber, Yunanca’dan geçmiş olaylar anlamına gelen “historia” kelimesinin birleşimi sonucunda ortaya çıkmıştır. Kelime anlamı olarak da tarih öncesi çağları ifade etmektedir.
Tarih Öncesi Çağların Sınıflandırılması
Tarih öncesi dönemi sınıflandırılması konusunda ilk çalışma Danimarkalı arkeolog ve müzeci olarak bilinen Christian Jürgensen Thompsen ismi dikkat çekmektedir. Sınıflandırma evresinde dikkate aldığı nokta ise insanlık tarafından kullanılan madenler olarak baz alınmıştır.
Taş Devri
İnsnaların tarih sahnesine giriş yapmalarından itibaren başlayarak; Maden Devri’ne kadar geçen süre olarak adlandırılmaktadır. M.Ö 600000 ile 5500 yılları arasını kapsayan bu dönemde insanlar taşları tamamen kullanmaya başlamıştır.
Kaba Taş Çağı
Kaba Taş Çağı; Paleolitik Çağ ya da Eski Taş Çağı olarak da adlandırılmasının yanı sıra insanlık döneminin en uzun çağı olarak görülmektedir. Bu dönemde insanların avcılık ve toplayıcılık yaparka; mağaralarda yaşadıkları da görülebilmektedir. Taşların bu dönemde herhangi bir işleme tabi olmadan kullanıldığı da söylenebilmektedir. Aynı zamanda da ilk mağara resimlerine de bu dönemde rastlanılmaktadır. Kemik ve taşlardan kesici aletlerin de ilk kez bu dönemde yaşadığı da söylenebilmektedir. Ülkemizde bilinen Eski Taş Çağı yerleşkeleri içerisinde de Yarımburgaz ve Karain görülebilmektedir.
Yontma Taş Çağı
Yontma Taş Çağı; Mezolitik ve Orta Taş Çağı olarak adlandırılmaktadır. İnsanlar bu dönemde avcılık ve toplayıcılık faaliyetlerine devam etmişlerdir. Bu dönemde ateşin de bulunması önemli bir gelişme olarak ifade edilmektedir. İnsanlar kan bağı bulunduğu kişilerle beraber klanları meydana getirerek yaşamlarını devam ettirmişlerdir. Ölüleri gömme geleneği de bu döneme denk gelmektedir. Samsun’da bulunan Tekkeköy Mağarası da bu dönemde kullanılan yerleşim yeridir.
Cilalı Taş Devri
Cilalı Taş Devri; Neolitik Çağ ya da Yeni Taş Çağı olarak da adlandırılmaktadır. Bu dönem içerisinde insanların yerleşik hayata geçerek tarım yaptığı söylenebilmektedir. Aynı zamanda da hayvanların evcilleştirilmesi de bu dönemde gerçekleşerek; ilk evcilleşen hayvanın köpek olduğu da ifade edilebilmektedir. Bu dönem içerisinde keçi, koyun ve sığır gibi hayvanlar da evcilleştirilmiştir. Köylerin kurulması özel mülkiyet durumunu da ortaya çıkaran bir gelişmedir. Dokumacılık, ve takas yöntemiyle ticaret de ortaya çıkmıştır. Kap ve kacakların topraktan yapılmış versiyonlarına da rastlanılmıştır. Aynı zamanda taşların yontulması konusunda ilerleme kat edilip, av aletlerine dönüşümü sağlanmıştır. Klanlar ise daha büyük hale gelerek kabileler halini almışlardır. Çatalhöyük bu dönemin ünlü yerleşkelerinden olarak kabul edilmiştir.
Maden Çağları
Bakır Çağı
Kalkolitik dönem olarak da bilinen Bakır Çağı içerisinde insanlar bakır madenini keşfederek işlemeye başlamışlardır. Bakır kullanarak silah, kap kacak ve enstrümanların yapımı söz konusudur. Bu dönem içerisinde altın ve gümüş de kullanılıyor olsa da sadece süsleme amacı güdülmüştür. Bakır madeni aynı zamanda da dini ritüellerde kullanılacak olan heykellerde de kullanılmıştır. İnsanların tarım alanında daha da tecrübe kazanmalarını sağlamıştır. Aynı zamanda da av konusunda da daha da başarılı olmuşlardır. Bu dönemde aynı zamanda da surlarla çevrili şehirler de ortaya çıkmıştır. Çanakkale ili içerisinde bulunan Truva şehri de bu döneme aittir.
Tunç Çağı
Bakırla beraber tenekenin karışımından sonra ortaya çıkan tunç madeni, farklı bir devrin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu çağ ilk olarak Mezopotamya’da ortaya çıkmıştır.
Erken Tunç Çağı
İnsanların tarım faaliyetlerine dayalı hareket ettikleri şehir yerleşmeleri görülebilmektedir. Bronz da bu dönem içerisinde seramik tekniği de ilk olarak ortaya çıkmıştır. Ölülerin gömülmesine ait gelenekte de bir değişim görülerek; yerleşim yerlerinden uzaklara ve değerli eşyalarıyla beraber gömüldükleri söylenebilmektedir. Dört tekerlekli arabalar da bu dönemde ortaya çıkmıştır. Alacahöyük’te bulunan kral mezarlarının bu döneme ait olduğu bilinmektedir.
Orta Tunç Çağı
Bu dönem içerisinde Asurlu tüccarların etkisiyle birçok ticaret noktası Anadolu’da kurulmuştur. Anadolu bu dönemde çivi yazısıyla tanışmıştır. Çömlekçilik; çömlek çarkıyla beraber gelişmiştir. Damga ve silindir mühürler de ilk bu dönemde kullanılmıştır. Ancak dönem sonunda Anadolu’nun birçok yeri çıkan yangınlar sonrasında yok olmuştur.
Geç Tunç Çağı
Tunç Çağı’nın son döneminde birçok mimari ve sanatsal eserlere rastlamak mümkündür. Bu döneme damga vuran uygarlık olarak ise Hititler’i görebilmek söz konusudur. Hititler’in başkenti olan Hattuşaş’taki kaplamalar oldukça beğeni toplamıştır. Mısır ile Hititler arasındaki Kadeş Savaşı bu dönemde gerçekleşmiştir. Kadeş Savaşı sonrasında tarihin ilk yazılı barış antlaşması olan Kadeş Antlaşması bu dönemde imzalanmıştır.
Demir Çağı
Demir Çağı, son maden çağı olarak bilinmektedir. Bu dönemin sonlarına doğru yazının Sümerler tarafından bulunmasıyla beraber tarihi çağlara geçilmiştir. Demir madeninin daha sert ve dayanıklı olması insanlık için ciddi gelişmelerin habercisi olarak nitelendirilmektedir. Bakıra oranla daha kolay bulunan ve daha kolay işlenebilen demir madeni, teknolojik gelişmelerin hızlanmasında da önemli bir rol oynamıştır. Üretim de doğrudan gelişme göstererek; küçük şehirlerden krallıklara doğru bir geçiş söz konusu olmuştur.